İnsan siyah mı, beyaz mı?
iyi mi, kötü mü?
Belki de hepsi.
Sonuçta insan, bütün bu tezatlıkların toplamı değil mi?
Gri olmak…
Neden bu kadar kötü?
Hiç kimse, ben dahil gri olanı sevmez.
Öyleyse insan nasıl hem iyi hem kötü olur?
Hem iyi hem kötü olan, tek bir renk olabilir mi?
Ancak karışımı olabilir:
Gri.
Kime göre iyi? Kime göre kötü?
Elbet herkes birilerine iyi, birilerine kötüdür.
Bir insan tamamen iyilik timsali olamadığı gibi,
baştan sona kötü de olamaz asla.
İnsan hata yapar, herkes kabul etmiştir bu durumu.
Peki bir hata, bir insanı tamamen kötü yapar mı?
Elbet bir doğruyla bembeyaz olamadığımız gibi,
bir hata ile de simsiyah olamayız.
Belki lekelenir, beyaz biraz kirlenir.
Ancak aklanmak imkânsız mı?
Hatalardan ders çıkarılır mı?
Ya da siyaha bir parça beyaz düşse,
siyah tamamen açılabilir mi?
Siyah mıyım, beyaz mı?
Bu sorunun cevabı nesnelden ziyade çokça öznel.
Kendimize karşı dürüst olduğumuzda, aynaya baktığımızda
sonuç ne çıkıyor?
Kaç kişi kendine siyah ya da beyaz diyebildi?
Kendini tamamen kötü ya da iyi olarak tanımlayabildi?
Kaç kişi hatasız olduğuna kanaat getirdi?
Bu mümkün değilse,
neden griye bu kadar tahammülsüzüz?
İnsan iyilikle kötülüğün,
güzellikle çirkinliğin,
siyahla beyazın birleşimidir.
Gri olmak ise eksiklik değil, gerçekliktir.
Belki de iyi ya da kötü olmak,
bütün bir ömrün terazisidir.
“Kendini tamamen iyi zannedenler, kendi karanlıklarını henüz görmemiş olanlardır.“
Peki yaz siz?
Kendinizi hangi renkte görüyorsunuz?
Yorumlara yazmak isterseniz, grinin tonlarını birlikte konuşabiliriz.

Çok doğru. İnsan hayatı siyah, beyaz ve gri sayfalardan oluşan bir kitap gibidir.